/ /

Agatha Christie, İstanbul’dayken Çok Mutluydu

23 Ekim 2015

Akın Öztürk

Agatha Christie’nin torunu Mathew Prichard, ünlü yazarın doğumunun 125. yılı dolayısıyla Pera Palace Hotel Jumeirah’ta gerçekleştirilen “Kara Hafta İstanbul’a” onur konuğu olarak davet edildi.

Agatha Christie’nin torunu Mathew Prichard, ünlü yazarın doğumunun 125. yılı dolayısıyla Pera Palace Hotel Jumeirah’ta gerçekleştirilen “Kara Hafta İstanbul”a onur konuğu olarak davet edildi.

Etkinlik kapsamında düzenlenen açılış töreninde AA muhabirine açıklamada bulunan Prichard, büyükannesinin kaldığı otelde olduğu için kendisini çok tuhaf hissettiğini belirterek, “Ben doğmadan çok önce buraya gelmiş. Ona ait çok sayıda fotoğrafın bulunduğu bir odada bulunmak sıradan olabilir ancak buradayken çok mutlu olduğunu biliyorum” dedi.

Agatha Christie’nin İstanbul’a ilk gelişinde, ilk eşi tarafından terk edilmiş olduğunu ve yeni bir yaşama başladığını dile getiren Mathew Prichard, “Burası onun için yeni bir dünyaydı. Bir nevi, sevdiği bir oyunu oynayarak eğlendiğini söyleyebilirim. Bu nedenle eşimle birlikte burada olmak çok güzel bir his” ifadelerini kullandı.

Ünlü yazarın 72 yaşındaki torunu, Christie’nin romanlarında kendi ailesini hiç konu etmediğine dikkati çekerken, şunları aktardı:

“Belli kimseler üzerine yazmazdı fakat çok nadiren de olsa, aile üyelerinden bazılarının yaptığı bilinen şeyleri kitabında kullandığı görülebiliyor. Örneğin üvey babamın saçının bir bölümünü parmağına sarma huyunu bir oyundaki karakterini tanımlarken kullanmış. Böyle çok ufak detaylar olabiliyor yazdıklarında.”

“Uzaklaştı ve kendini yeniden bularak döndü”

Mathew Prichard, büyükannesinin özel yaşantısında gizemli olup olmadığı yönündeki soruya ise “Onun yazdığı, ona ait tüm not defterleri bizde. El yazısı, karalamaları. Bazılarının okunması oldukça zor. Kimileri bu nedenle gizemli olduklarını söylese de değil. Korkarım ki birden bire, bir valizden çıkacak yeni bir Agatha Christie kitabı yok. Bunun için artık çok geç” yanıtını verdi.

Dünyaca ünlü yazarın ortadan kaybolduğu “gizemli 11 gün”e de değinen Prichard, kendisi doğmadan önce yaşanan olaya ilişkin, şu bilgileri aktardı:

“Bazı insanların hayatında çok mutsuz oldukları bazı dönemler vardır. Uzaklaşmaya ve yalnız kalmaya ihtiyaç duyarlar. Hatta bazen, hafızalarındaki o bölümü silmek için de bunu yaparlar. Yeniden eski haline dönmek için bir süreye ihtiyaç olur. Benim başıma hiç gelmedi ama onun başına bunun geldiğini sanıyorum. Uzaklaştı ve kendini yeniden bularak döndü. Otobiyografisinde, 1930’lardan sonrasını ikinci bahar olarak adlandırıyor. Anladığım kadarıyla, o 11 günde ne olduysa kendisini toparlamasını sağladı. O tarihten sonra daha mükemmel bir insandı. Onun bu yaptığına karşı büyük saygı duyuyorum.”

Prichard, uzun süredir yapmakta olduğu Agatha Christie işinden yakın zamanda emekli olduğunu ifade ederek, “Agatha Christie kitaplarından gelen paranın bir bölümünün büyükannemin de sevdiği gibi görsel sanatlar, opera gibi sanatlara aktarılmasını sağlıyorum. Bu nedenle İngiltere’de gelirini opera şirketlerine aktaran bir yardım kuruluşunu işletiyorum. Böylece Agatha Christie’nin parasının bir bölümü geldiği yere, yani sanatçılara gidiyor” dedi.

Polisiye edebiyatının işleneceği etkinliğe katılan Prichard, bugün Sevil Atasoy’la “Suç ve Ceza” konulu panelde okurlarla buluşacak.


Yorumlar(0)