/ /

Caferağa Medresesi

11 Aralık 2013

Yasemin Aksoy

İstanbul’un şaheserlerinden  bir diğeri

Ayasofya’nın gölgesinde,

Daracık, arnavut kaldırımlı bir yol…

Ve bu yolun üzerinde gizli bir mücevher!

Sultanahmet Meydanı’ndan veya SoğukçeşmeSokak’tan gelirken,

kalabalığı, gürültüyü, keşmekeşi geride bıraktıran,

arka bahçe tadında, tarihi bir mekan!

 

Şehrin göbeğinde, fakat şehrin bütün karmaşasından  uzak,

Eski İstanbul’u hissettiren nadir mekanlardan!

Neşe ve huzurun içinizde  biriktiği,

Çok samimi, aydınlık, bilgi dolu bir mekan!

İstanbul ‘un merkezinde, sıcacık, sevimli,  küçük bir  Sanat Müzesi adeta !

Ney dinletisi eşliğinde,  renklerin  dansına şahit olup,

Porselen, cam objelerinde dünyanın tüm renklerini kullanabilirsiniz.

Resim 1

 

Eski taş merdivenlerden  inerek  Geleneksel Türk Sanatları ve müzik çalışmaları ile çevrili bir avludasınız  artık !

Tarihi binaların sanat için kullanılmasını hep sevmişimdir.

Caferağa Medresesi de sanatın tarihi mekanda hayat bulduğu  bir nokta!

Huzurdur, müziktir, sanattır, kültürdür Caferağa Medresesi!

 

Işıltılı, eşsiz bir avluda  Türk Kahvenizi yudumlarken,

Kitap okumak, bir şeyler karalamak, dostlarla sohbet etmek gibisi yok.

Ortamın dinginliği, sakinliği içinize huzur,dostlarla sohbetinize  dahada bir keyif katarken

yediklerinize, içtiklerinize katbekat  lezzet  katıyor.

İstanbul ‘un bahardan kalma  günlerinin  tadını çıkardığımızı itiraf etmeliyim.

Bahar dönemlerinde ise apayrı bir güzel olur Caferağa Medresesi !

 

Buram buram  tarih,sanat, birikim, huzur dolu bir yer…
Issız  bir ada resmen!

Issız bir adaya düşseniz yanınıza ne alırsınız desem ?

Evet! Hemen o 3 şeyi alın ve Caferağa Medresesinin yolunu tutun!

Resim 2
Benim de ilk defa gittiğim, huzur bulduğum, tekrar tekrar gitmek isteyeceğim,

sakin, dingin, ferah, huzur dolu bir yer…

Avlusunda kurulu masalarda çayınızı, kahvenizi  içip, denk gelirseniz  ney dinlemek keyfinize keyif katacak.

Eski taş merdivenlerden indiğiniz, o  muhteşem kapıdan giriş yaptığınız anda

Mimar Sinan’ın büstü sizi karşılar.

Avlu  ise Geleneksel Türk El Sanatları’nı yeni nesillere tanıtmak,

öğretmek, yaygınlaştırmak, doğru üretimler yapmak ve yeni sanatçılar yetiştirmek amacıyla atölye çalışmalarında kullanılan küçük küçük odacıklar ile çevrili.

İşte bu avluda kitabınızı okuyup, kahvenizi yudumluyorsunuz!

Resim 3

Caferağa  Medresesi’nde  tüm Türk El Sanatları’nı bir arada görebilirsiniz.

Birbirinden değerli eğitmenlerden el sanatları hakkında bilgi alıp, uygulamayı canlı izleyebilir, hatta örneklerden satın alabilirsiniz.

Ayrıca, Caferağa Medresesi  yıllardır turizm acenteleri ve rehberlerle işbirliği içinde çalışarak, ülkemize gelen turistlere günü birlik sanatsal eğitimler de  vermektedir.
Avluya adımınızı attığınız anda…

Bu küçük küçük odacıklarda yer alan eğitmenler, öğrenciler…

Hatta avludaki misafirlerin büyük bir aile olduklarını görebiliyorsunuz!

Bu özel tarihi mekanda yer alan  el sanatları kurslarının, fırsatı olanlar tarafından mutlaka takip edilmesi gerektiğini  düşünüyorum.

Her odasında yaratıcı, yetenekli, aydınlık, samimi eğitmenler ile

Geleneksel Türk El Sanatları görmek, hatta yapmak için büyük bir fırsat!

Resim 4

 

Mimar Sinan’ın yüzyıllara meydan okuyan  şaheserlerinden biri Caferağa Medresesi…

Buram buram tarih kokan, huzur verici avlusu, şark odaları, sergi odaları, büyük salonu  ile kültürün, sanatla, tarihle birleştiği önemli bir merkez.

Kendimizi rüzgarın akışına bıraktığımız anlarda bulmamız gereken en doğru adres!

Mimar Sinan’ın bu güzel eserinde yüzyıllar öncesinin huzurunu, sakinliğini yakalayıp, günümüz koşturmalarından saatlerce uzaklaşabiliyorsunuz!

Şaşaa olmadan, sade, zarif,abartısız…

Sıcacık, adeta kucaklıyor sizi…

Hafta sonu, çok uzun süredir tanıdığım dostum, sırdaşım, biricik arkadaşım Özlem’le beraber bir kahve içmek, huzurlu bir ortamda ruhumuzu dinlendirmek için Caferağa Medresesi’ni tercih ettik ve soluğu orada aldık.

Medresenin o muhteşem anbiyansını, büyüleyici ruhunu, havasını solumak için  gittiğimizde,

çok şirin bir şark odasında bulduk kendimizi…

Yeteri kadar zamanım olsaydı,  yazımın tamamını orada bitirebilecek enerji, heyecan ve duygu ile  yüklendim!

Uzunca bir süre  şark odasının büyüsü ile sohbetimize devam edip, okuyup, yazdık, fotoğraflar çektik.

Resim 5

Pek tabi, yemeklerimiz, kahvelerimiz, çaylarımız bu arada gelip gitti.

Medresenin Cafe’sinden gelen her siparişimiz birbirinden lezzetli idi.

Talip’in güler yüzlü, hoş sohbet servisinin yanı sıra rengarenk şark odasınında etkisi ile içtiklerimiz, yediklerimiz katbekat lezzetlenmeye devam etti.

Şark odasına kendimizi attığımızda bıkkın, yorgun bir şekilde kahvenizi içmek ne kelime!

Heyecan ve neşe içinde,coşkun bir ırmak gibi kabınıza sığamıyorsunuz.

İşte  bu özel tarihi mekanları popüler mekanlara tercih etmemin en temel özelliklerinden biri de budur.

Her zaman özel bir enerji verir bana bu  eşsiz mekanlar!

Ve birçok arkadaşımda bu güzel enerjime ortak olur…

Paylaştıkça artarak çoğalır tüm güzellikler!

Şark odasından ayrılmak hiç içimizden gelmiyor.

Ancak, hava kararmadan tüm atölyeleri gezmek istiyoruz.

Bu nedenle şark odasına veda zamanı…

Tüm atölyeleri gezmeye başladık.

Çoğu atölyede ders olduğu için sadece uzaktan bakmakla  yetindik tabii!

Camdan ebru yapan bir öğrenciyi izledim…

Renkler resmen suyla dans ediyordu.

İzlemesi bile insanı dinlendiriyor inanın.

Her atölyenin önünde ilgili materyalleri görüyorsunuz.

Seramik fırınları, satışa sunulmuş  ürünler…

Dünyanın tüm renkleri bir arada !

Renklerin Fantezisi adeta !

fotoğraf (1)

 

Resim 7Ve tabi Garfield

Tombul sinirli kedi !

Aynı zamanda komik kedi!

Ama bir o kadar da karakteristik, asil bir kedi!
Öyle herkese sırnaşıp, oynaşmaz.
Ne de olsa medrese,hemde Caferağa Medresesi’nin Garfield’ı o !

Mağrurluğu bundandır !

Sert bakışları, uzun uzun tüyleri ile Caferağa Medresesi’nin vazgeçilmezi Garfield.
Ama maalesef ben de tanışamadım kendisi ile
Benim gittiğim hafta veterinerde idi. Giderseniz mutlaka görülmesi gereken canlı kanlı değerlerden biri Garfield !

 

Ve artık Caferağa Medresesi’nede  veda zamanı…

Bu mistik atmosfer bir süre daha devam etsin istediğimiz için

Yerebatan Sarnıcı’ından aşağıya bıraktık kendimizi…

Keyifle  Gülhane Parkı’na  kadar yürüdük.

Artık İstanbul’un hengamesine girmek üzereyiz…

Yumuşak bir geçiş olması için arayı bulacak şık bir mekanda,

Klasik müzik eşliğinde son kahvemizi yudumladık.

 

İstanbul’un keşmekeşinde savrulma zamanı artık !

Tramvay’da yer bulma telaşı, devamında oldukça kalabalık bir tramvay yolculuğu,

Ve Motor ile Boğaz’dan geçiş,  muhteşem boğaz esintisi, deniz kokusu…

Kalabalık, kargaşa olsa da hiçbir zaman vazgeçemeyeceğim özel tatlar bunlar !

 

Arada birde olsa ruhunuzun dinlenmesine  fırsat verin!

En azından İstanbul’dan kaçmak istediğiniz günlerde  mutlaka ziyaret edin Caferağa Medresesi’ni !

İstanbul’un tam  merkezinde, ama bir o kadar da uzak olmak işte bu!

Resim 8 (1)

Yazardan not:
Türk Kültürüne Hizmet Vakfı tarafından işletilen, Geleneksel Türk El Sanatı  Atölye çalışmalarının yapıldığı, 1500’lü yıllarda Mimar Sinan tarafından yapılan Caferağa Medresesi, her sene ekim ayında başlayan el sanatları çalışmaları ile tüm sanatseverleri ağırlıyor.

Hafta içi ve hafta sonu seçenekleri mevcut olup, sadece Pazartesi günleri kapalı Caferağa Medresesi.

Üç aylık dönemler halinde düzenlenen kurs programına katılan kursiyerler, dönem sonunda katılım sertifikası almanın yanı sıra bu tarihi mekanda düzenlenen ‘Geleneksel Caferağa Medresesi Eğitmen ve Öğrenci Sergileri’ günlerinde, yaptıkları eserleri sergileme imkanına da sahip oluyor.

Atölye çalışmalarında ; Ebru, Hat, Tezhip, Minyatür, Seramik, Mozaik, Resim, Çini, Porselen Desenleme, Sıcak Cam Desenleme, Dekoratif Süsleme, Kurdele Nakışı, Kuyumculuk, Takı, Osmanlıca, Fotoğraf Eğitimi yer almaktadır.

Müzik çalışmalarında ise ; Ney, Ud, Gitar !

 

 


Yorumlar(1)

  • Anonim

    hello. i am come from mongolia. i am stay Istanbul. i learning hand craft’s Turkey. Where is the kurs.