/ /

Ollie TV

20 Ağustos 2013

Özlem Yılmaz

Açıklamayı bir zorunluluk olarak hissederim ki; bu bir bilgilendirme yazısı değildir

Köpekler hakkında ahkâm kesebilecek ya da genellemeler yapabilecek kadar bilgi ve tecrübeye sahip değilim, belki de iyi bir anne olamayacağım bile. Kısacası bu yazıda size ne köpek bakımından, ne eğitiminden, ne de köpek eğitiminde uymamız gereken kurallardan bahsedeceğim. Heyecanlı bir ‘taze annenin’ deneyimlerini, beceriksizliklerini paylaşmaya niyetlenenler, yazının buradan sonrasına buyurunuz:

2 aydır OLLIE adında ve 2 yaşında, Beagle cinsi, sürmeli gözlü, yumuşacık tüylü, oyun delisi, şirin bir kızım var. Sadece şirin değil, İstanbul’un en güzel kızı o… Sanmayın ki ‘kuzguna yavrusu şahin görünüyor’ . İnanın, çok güzel bir kız o…

 

Annesi ekmek parası kazanmaya gittiğinde, annesinin ardından ağlayan çocuk...

Annesi ekmek parası kazanmaya gittiğinde, annesinin ardından ağlayan çocuk…

 

 

Ollie, Beagle cinsinin kendine has özelliklerinden ‘inatçılık, dik kafalılık, zekilikten ileri gelen bir zor öğrenme’ gibi noktaları fazlasıyla bünyesinde taşıyor. Diyeceksiniz ki ‘O kadar zeki ise nasıl zor öğreniyor? ‘ Beni kandırışı, atlatışı bir nevi  ‘yasa boşluklarından faydalanıp yasa dışı işler yapmaya’ benziyor. A yolu üzerinden geçmesini yasakladıysam ve A yolunun ucunda ulaşmak istediği bir yiyecek/oyuncak vs. varsa , B-C-D yollarıyla hedefe ulaşıyor. Tabaktan  yemek yemek yasaksa, çatalıma taktığım yemeği kapması da yasak değil ya…
Durum böyle olunca evin tüm şekli şemali Ollie’nin kurnazlıklarına göre yeniden şekillendi. Terlikler yenmesin diye ortadan kaldırıldı, girmemesi gereken mutfak kapısının önüne birtakım barikatlar dolduruldu (barikat= 5-10 litrelik su bidonları)

 

 

İşte sırf bu zekiliği ve hareketliliği yüzünden O’na klasik bir eğitim anlayışıyla yaklaşmamam gerektiğini anladım. Çünkü Beagle cinsi klasik koşullanma yoluyla eğitim verebileceğiniz ve kontrol altına alabileceğiniz bir tür değil, yapabileceğim tek genelleme bu… İlgi delisi olsalar bile, canı istemediğinde sizinle oyun oynamayı bile reddedecek kadar ‘cool’ çocuklar Beagle’lar…

 

 

Ollie üzerinden tüm Beagle’lar hakkında genellemeler yapmaktan kaçınmaya çalışarak sizlere gözlemlerimi anlatmak istiyorum; Ollie, tabi ki tüm köpekler gibi kural konulması gereken fakat evin mutlaka bir parçası olduğu, evin sahiplerinden biri olduğu hissettirilmesi gereken bir köpek. Evde girmemesi gereken bir-iki oda dışında her yer onun. Arada kurallar esneyebiliyor. Sabahları örneğin… Normalde yatak odama girmesi yasak fakat sabahları beni uyandırıyor, yarım saat birlikte uyuyoruz. Kuralların esnemesi bazen onun için de benim için de gayet iyi… Yatağın tüy olması, o anki mutluluğumuza değer. Yaşasın deterjan, yaşasın su ve çamaşır makinesi!

 

 

Ollie de diğer köpekler gibi kelimelerden ziyade sesleri, kelimeler yüklediğiniz tonlamaları anlıyor. anladığı birkaç kelime var; ‘evet, hayır, aferin, gel, al, kalk, otur, kızım, hadi’ Zaten iki kelimenin dışına pek de çıkmamak gerek. Bizim iki kelime jokerini kullandığımız kalıp; ÇIK DIŞARI! Yasaklı bölgelere girdiği zaman(mutfak örneğin) , Mahmut hoca tonlamasıyla ‘çık dışarı’ dediğimde hemen çıkıyor.

 

En çok sorun yaşanan iki konu var köpek bakımında; evden rahatça çıkamamak ve tuvalet. Şanslıyım ki Ollie’nin tuvalet eğitimi eski sahibi tarafından verilmişti. Evime geldiğinde evi tanımak için her yeri kokladı, ilk gün birkaç yere çiş yapsa da 2. gün yapması gereken yeri öğrendi. Fakat ne zaman bana kızsa, ilgi çekmeye çalışsa, O’nu bırakıp işe gittiğim zamanlarda beni protesto etmek istese halının orta yerine çiş yapıyor. N’apayım, yapsın, daha çok yeniyiz, öğrenecek… Özel sebeplerden dolayı eski sahiplerinden ayrıldı, kendisini terkedilmiş hissediyor, bu yüzden de markete bile gitsem arkamdan ağlıyor bazen, bugünlerde azaldı neyse ki. Bu konuda yapılacak tek şeyin sabretmek olduğunu düşünüyorum ve böyle tavsiyeler alıyorum. Evden 1 saat bile ayrılsam, bir aydır görülmemişim gibi karşılanıyorum, eve her dönüşümde ona ödül maması veriyorum ki beni lideri olarak görsün, O’na mama getirmek için dışarı çıktığımı ve geri döneceğimi bilsin diye. (Ve şunu söylemeden geçemeyeceğim, aceleyle , kaçarcasına çıktığımda o da telaşlanıyor ve kaçmak istiyor, en doğrusu yavaş hareket etmek ve sakince çıkmak )

 

 

Eve geldiğinin ilk üç günü elimden temizlik bezini düşürmemiştim. Halbuki o bir av köpeği, burnu yerden kalkmıyor, kokuya duyarlı… Sonradan bir rahatlık geldi bana, artık her gün yerleri silmiyorum, zira iç ve dış aşıları yapılmış bir köpek bizden çok daha temiz. İlle de temizlik yapmak gerekiyorsa olabildiğince az kokulu, az kimyasallı ve doğala en yakın ürünlerle yapılması gerekiyor ve ıslak temizlikten sonra mutlaka kurulama gerekiyor. Patilerin ıslanması mantara yol açabiliyormuş. Koltuklara örtü serdim, dökülen tüylere de böyle çözüm buldum. Evi de düzgün havalandırırsanız koku kalmıyor. Beagle cinsi için yapabileceğim bir diğer uyarı da şu; parfümünüzü kişisel odanızın dışında sıkmayın, kokuya çok duyarlılar, hapşurmaya başlıyorlar.

 

 

‘İnsan bir hayvanı gerçekten sevene dek, ruhunun bir yanı uykudadır.’ demiş Anatole France. Başkalarının köpeklerini severdim şimdiye dek, kızım geldi, gözümü açtı, beni uyandırdı. Ve her sabah da yüzümü öperek uyandırmaya devam ediyor. Ayağımı vurduğumda kanayan yerimi, yaramı yalamaya, iyileştirmeye çalışıyor, acıdan kıvrandığımda ağlıyor…

 

 

Daha anlatacağım çok şey var, Ollie elektrik süpürgesinden ve balonlardan korkuyor, kızgınlık dönemini oldukça olaylı atlattı, Damat Ferit var (Ollie’nin one night stand’i), sevgilisi Ceviz var, kızlarla anlaşamıyor… Ollie’nin maceralarını yazmaya devam edeceğim, OLLIE TV‘den ayrılmayın.

 

 

Dip not: Mesai bitse de eve gidip Ollie’yi sevsem…


Yorumlar(0)