/ /

Beşiktaş’ın Çilesi ve Çocukluğum

15 Temmuz 2013

Editör

Beşiktaş’ın stadyum çilesi bitmedi. İnönü Stadyumu’nun yıkılmasından sonra, Galatasaray’a Fenerbahçe’ye stadyumlarını paylaşma için başvurularından olumsuz yanıt alan siyah beyazlı ekip, Kasımpaşa’dan da ret cevabı aldı.

 

Kasımpaşa, Beşiktaş’a cevaben: “Spor kulüplerinin ve taraftarlarının sahip olduğu tarih ile doğru orantılı bazı değerleri vardır, bu değerler saygı ve geleneksellik hak ederler. Özellikle Kasımpaşa gibi semt takımlarının yönetimlerinin kulübün değerlerini yok saymasının kabul edilir hiç bir tarafı yoktur. Geçtiğimiz yaz döneminde bugünlere yakın bir tarihte kulübümüzün sahip olduğu ve benimsenilmiş arma değiştirilmiş ve günümüze kadar süregelen bir boykota sebep olunmuştur. Fakat gördüğümüz üzere Kasımpaşa’nın ticari zekadaki yönetimi bunu önemsememiş olacak ki aklin mantığın almadığı skandal bir karara daha imza atmıştır.

 

Geçtiğimiz 10 yıldaki karşılaşmalar da deplasman yasağına kadar varmış olan Kasımpaşa ve Karagümrük taraftarları arasında var olan tarihi husumet gözardı edilmiş ve yeniden ortaya çıkmasına meydan verilmiştir. Renklerimize ve tarihimize olan büyük bağlılığımıza rağmen arma değişimi üzerine alınmış olan Beşiktaş futbol takımına yeni sezonda semtimizde olan stadı kullanma iznini kabul etmemiz, anlamamız ve saygı göstermemiz mümkün değildir. Bu kararın tekrar düşünülmesi gerektiğini, güvenlik acısından tehlike arz ettiğini ve tarafımızdan şiddetle kınandığını tüm kamuoyuna duyururuz.”

 

İnönü Stadyumu deyince, hayatımın en güzel anılarına ev sahipliği yapan mabet aklıma geliyor.

 

7 Mart 1986. Bu dünyadaki çoğu insan için geçmişte kalmış sıradan bir gündür büyük olasılıkla . Benim için ise her şeyin başladığı gün 7 mart 1986 . Mart ayının insanın yüzüne tokat gibi çarpan dondurucu rüzgarında , babasının elinden tutmuş üstünde baklava dilimli forması , küçücük yüreği heyecandan yerinden çıkacakmışçasına atan minik bir futbol sevdalısının hikayesinin başladığı gün. Dolmabahçe’nin , Şeref Stadı’nın , İnönü’nün beni ilk olarak ağırladığı ve bir daha hiç bırakmadığı gün…

 

Çocukluktan kalan hatıralar en tatlılarıdır insan hayatında. Ben hep şu cümleyi hatırlarım “Dolmabahçe Stadı’nı bilenler için söylüyorum…” Evde top oynarken çektiğim şutların vazolara, avizelere, biblolara isabet etmeyip , hedefi bulduklarında hayallerimde hep bu cümle canlanırdı. ”Dolmabahçe Stadını bilenler için söylüyorum , şimdi Beşiktaş deniz tarafındaki kaleden bir korner vuruşu kullanacak…” ile başlayan cümleler hayalinde attığın kafa ve yine Orhan Aydın’ın anonsu “vee gol oldu , evet gol oldu sevgili seyirciler…”

 

Beşiktaş , Kayserispor’u 4-1 yenerken o gün , atılan her golden sonra abisine babasına şaşkın şaşkın “e tekrarını izlemeyecek miyiz ?” diye soran ve cevabı öğrendiğinde biraz hayal kırıklığı yaşayan o zamanın minik futbolseveri, yıllar içinde gittiği her maçta o günü yaşar bir daha. Hiç unutmamıştır o golleri…

 

Orada yenen köftenin ve içilen ayranın tadı hep başka olmuştur. Hayatının çocukluk yılları bitipte gençlik merdivenlerini tırmanmaya başladığın zamanlarda , yumruklarını havaya kaldırıp dik durmanın, direnmenin,  galip geldikten sonra mağlubu alkışlamanın, mağlup olduktan sonra galibi tebrik etmenin gerçek erdemler olduğunu orada öğrenmişsindir.

 

Son olarak, Beşiktaşlı bile değilim ama İnönü’nün yıkılması yüreğimi hep burkmuştur.


Yorumlar(0)