/ /

Ollie TV: Veteriner değişimi

26 Eylül 2013

Özlem Yılmaz

Merhaba sevgili izleyiciler, Ollie TV yayına kaldığı yerden devam ediyor…
Bu Ollie TV’nin ikinci yayını… Bilenler bilir, ilk yazımda kızım Ollie’yi tanıştırdım sizlerle, okumayanlar, unutanlar ve yeniden hatırlamak isteyenler için tık tık: https://www.kanalistanbul.com.tr/ollie-tv/

 

 

 

Kızımı nasıl bulduğumu, nasıl tanıştığımızı, alışkanlıklarını anlattım az çok… Bu kez çok önemli bir operasyondan ve karşılaştıklarımızdan bahsedeceğim: Kısırlaştırma operasyonu…

 

 

 

“Daha anlatacağım çok şey var, Ollie elektrik süpürgesinden ve balonlardan korkuyor, kızgınlık dönemini oldukça olaylı atlattı, Damat Ferit var (Ollie’nin one night stand’i- tek gecelik aşkı-), sevgilisi Ceviz var, kızlarla anlaşamıyor… ” demiştim en son… Ollie ‘one night stand’i sonucunda hamile kaldı…

 

 

Düşük yapması için gereken iğneleri yaptırmaya götürdük… Ollie’nin eski ailesinin iki yıldır Ollie’yi götürdükleri veterinere ‘Çocuğu en iyi onlar tanır’ diye ben de gitmeye başlamıştım. Ollie’nin eski ailesine karşı ne kadar kibarlarsa, bana karşı da o kadar samimiyetsizlerdi… İlk ziyaretimizi Ollie’nin eski ailesinden biri ile yaptığımızda bir ilgi bir alâka sormayın gitsin… Ama ben yalnız gittiğimde ilk sözleri ‘Ollie’nin burada yalnızca bir aşı paketi var, geri kalan her türlü sağlık sorunu ücrete tâbidir’ Elbette bu cümle çok normal, fakat o duruş, o konuşma stili ve önceki ziyaretimizdeki samimiyetin yok oluşu… Sanki ben bilmiyorum aşı paketi dışındaki her şeyin ücrete tâbi olacağını… Eski aile de bu samimiyetsizlikten hiç hoşnut değil zira o kadar yüzeysel bir sevgi gösterisi var ki; ‘Aman Ollie’yi bir tek siz ve oğlunuz tutabiliyorsunuz’  Belki bu cümle size sorunsuz gelebilir, ama ben yeni bir anne olarak alınmadım desem yalan olur… ‘Ollie’ ye harika bakıyorum, ben muhteşem bir anneyim’ diyemem, bunu ancak başkaları takdir eder fakat Ollie’ nin yanımda mutlu olduğunu göremeyecek kadar kör değilim… ‘Bu veteriner niye böyle yapıyor’ diye sorgulamama kalmadan, eski aile de benimle aynı fikirde olduğunu, hatta bu yapmacık tavrın veterinerin onlara bayıldığı için değil, evlerine yakın olan eski aileyi bir müşteri olarak kaybetme korkularından gösterdiklerini (zira benim evim oldukça uzak, dolayısıyla benim Ollie’yi sık sık getiremeyeceğimi mantıken düşünüp, müşteri kaybı yaşayacaklarını hesap ederek) söyleyince, artık veteriner değiştirmem gerektiğini anlamıştım, sadece aşı paketi önceden ödenmiş olduğundan gitmeye devam ettik…

 

ollie-kopek

Ollie adet dönemini atlatır atlatmaz çiftleştiğinden, hemen eski veterineri aradık, iğne yaptırdık. Yeni veterinerimizden öğrendiğimize göre bu tür düşük iğneleri birleşmeden hemen sonra ya da gün içinde yapılmalıymış (Bazı iğneler ilk üç gün içinde de yapılıyormuş) İğneyi getirttiler, biraz geç de olsa yaptırdık,  %99 koruma olduğunu fakat düşük de olsa tutmama ihtimali olduğunu söylediler…
Burada şunu samimiyetle açıklama ihtiyacı duyuyorum; Ollie’nin doğrumasını niye engellediğimiz düşünüp kızanlar… Kızmaya devam edebilirsiniz. İnsanlar malesef cins diye tabir edilen saf ırk hayvanları tercih ediyorlar, bu dünyanın en korkunç isteği ve bakış açısı…. Ama malesef böyle insanlar var… Saf ırk köpeklerini ormanlara ölüme terk edenler de var… Ollie bir beagle ve çitfleştiği köpek bir Husky… Ortaya çıkan yavrular eminim çok şirin olurlardı ama inanın birilerine verebilecek fırsatım olsaydı vermeye çalışırdım, kaldı ki o kadar çok kimsesiz köpek ve kedi var ki sokakta… Onları zor sahiplendirirken yeni yavrular, yeni sokak hayvanları demekten başka bir anlama gelmiyor… Haydi birilerini bulduk diyelim, güvendik, yavruları verdik, dağıttık… 5-6 yavruyu nasıl takip edebilirim… Ya sıkılır sokağa atarlarsa… Ya başkasına verirlerse, döverlerse, aç bırakırlarsa… Ya sırf yavru alıp satmak adına vaktinden önce çiftleştirip sağlığını tehlikeye atarlarsa… Bunun vicdani sorumluluğunu alamazdım… Bu yüzden kararımdan pişman değilim, tepki de aldım, bir başka köpeğim olursa yine aynı şeyi yaparım…
Her neyse, dönelim iğne konusuna.. İğne işe yaramadı.Yaramadığı gibi çocuğun dengesi alt üst oldu….Düşünsenize, düşük yaptıran bir iğne… Midesi bulandı, huysuzlandı… Zaten adet dönemi gibi kötü bir dönemden yeni çıkmış… İğne geç yapıldığı için işe yaramadı. Ama yavrular doğsaydı , iğnenin yan etkileri mutlaka görülürdü diye düşünüyorum. Bir komşumun kuvvetli tavsiyeleri üzerine , Erenköy civarında, çok iyi tanınan ve hayvan severlerin sıkı takibinde olan, yardımseverliği ile tanınan bir veteriner ile tanıştım. Hamileyken kısırlaştırma işleminin yapılabileceğini söyledi, hatta çok daha kolay yapılabileceğini…
Karışıklık olmasın diye araya giriyorum, önce şu kısmı anlatmalıyım; eski veteriner iğne %1 ihtimal ile tutmazsa önce kürtaj sonra kısırlaştırma yapmalıyız, ikisini aynı anda yaparsak çok kanama olacağını söyledi. Her iki operasyon da ayrı ücrete tabii oluyor tabi ki… Bunu duyan yeni veteriner ise başka bir yöntemden bahsetti: köpeklerin rahmi çok gergin olurmuş ve bu kısırlaştırma operasyonunu zorlaştırırmış, fakat döllenme gerçekleştiğinde orada bir yağlanma , basit tabirle bir et yoğunlaşması olduğu için daha esnek hale gelir ve operasyon kolaylaşırmış.

 

İğnenin geç yapılıp yapılamayacağı çeşitli veterinerler tarafından farklı yorumlanıyor, kimi ‘Geç yapılsa da tutar’ diyor, kimisi de ‘İlk gün yapılsa bile tutmayabilir’ diyor. Kimseyi suçlamak istemiyorum bu konuda… Fakat içime sinmeyen noktalardan biri de, yalnız başıma gittiğim ilk veteriner kontrolünde, ‘Kuru şampuan kullanmayı bırakın’ deyip,  ıslak şampuan satmaları… Bunda ne var diyeceksiniz, evet birşey yok… Aklıma takılan; eski ailesine de vakt-i zamanında ‘Islak şampuan cilde zararlı’ deyip kuru şampuan satmaları…

Ollie, birleşmenin üzerinden üç  hafta sonra ultrasona girdi, yavrular göründü. Fakat veteriner, kesin sonuç için daha ileriye bir tarih verdi, yeniden girdi ultrasona Ollie ve hamilelik netleşti. Ardından kısırlaştırma operasyonu geçirdi.
Şimdi gayet iyi, ilk günlerde ilaçların etkisi ile halsiz ve durgundu. Yemek iştahı azalmıştı ilk 2 gün. Sonra neşesi yerine geldi. Şimdi yine zıp zıp zıplıyor, ilk günlerde dikişleri olduğundan kısık sesle havlıyordu kendini kasmamak için… Sık sık baticonla temizledik dikişlerin olduğu kısmı, Ollie de şaşırtıcı biçimde yaramazlık yapmadı ve dikişlerine zarar vermedi. Boyunluk takmak zorunda bile kalmadık, arada bir yaladı o kadar… O da normalmiş…

 

Anladım ki Ollie benim her şeyim olmuş… Evin çocuğu hastaysa, mutsuzsa ya da durgunsa, evin ruhu da sönüyor… Neyse ki kendini çok çabuk toparladı ve eski neşesi yerinde…

 

İlk yazıda yer verdiğim alıntıyı tekrar edeceğim; ‘İnsan bir hayvanı gerçekten sevene dek, ruhunun bir yanı uykudadır.’
Gücünüz yetiyorsa, sokak hayvanları başta olmak üzere, tüm hayvanları sahiplenmeye çalışın, sahiplendirilmelerine yardımcı olun. Hiç birşey gelmiyorsa elinizden, bir kap su koyun kapınızın önüne…

 

 

Ruhunuzu uyandırın…

 

 

Fotoğraf: Semih Senan


Yorumlar(0)