/ /

Schengen dediğin nedir?

29 Ağustos 2013

Özlem Yılmaz

Schengen dediğin nedir… Lüksemburg’da bir kasaba adı…

 

Oldu canım! Ne çektiysem onun elinden çektim… Dünya kadar prosedürle, dünya kadar belgeyle uğraştım. Ben kim miyim?

 

Ben kendi halinde bir İstanbul insanıyım, kendi üzerime ne malım ne mülküm var ispatlayabileceğim, ne de -mandalina kabuklarını yere atmak dışında- ülkeden kaçmamı gerektirecek  yasal bir suçum… Ne iş kurmaya gidiyorum yurt dışına, ne de orada yaşamak gibi bir derdim var. Bahtsızlığım; dünyanın  en pahalı pasaportuna sahip olmam,  yurt dışı çıkış harcı, sigorta ve vize ücreti gibi paraları niye ödediğimi bilmeden yatırmak zorunda olmam…

 

 

Hazır Kurban Bayramı da yaklaşıyorken, yurt dışı tatil planları için yardımcı olur niyetiyle pasaport ve vize maceramı yazmaya karar verdim. Aman diyeyim, ‘Bayramları tatil olarak gören zihniyet’ konusuna girmeyelim. Oradan girersek, işkolik yaşam tarzlarımızın ve canhıraş çalışma stilimizin bizleri anca bayramlarda tatil yapma zorunluluğuna sokmasına odaklanan bir kapitalizm eleştirisine dönüşürüz. Metni bozmayalım.

 

 

Pasaportum eskiydi, gittim yeniletip çipli pasaport aldım. Şöyle anlatmalıyım; önce e-pasaport sisteminden evime en yakın Emniyet Müdürlüğü’nü seçerek randevu aldım, bu kesinlikle süreci kısaltıyor. Emniyet müdürlüğünde biyometrik fotoğraf çeken otomatik kabinler varmış, ne bileyim ben… Önceden çektirmiştim garanticiliğimden. (Son 6 ayda çekilmiş olmalı, 3 ay önce saçın kızıl ve şimdi de sarı ise bir sana bir de pasaportuna bakabilirler, ayrıca fotoğraf 50mm X 60mm ebatlarında olmalı ve arka fonu beyaz olmak zorunda…) Biyometriğin kelime anlamını bilmiyorum ama özgüvenimi kırdığı kesin… Biyometrik fotoğrafında güzel çıkan varsa beri gelsin… Makyaj yok, saçlar yapışık ve toplu (kulaklar görünsün diye) , rötuş yok, kafa yumurta gibi kocaman ve ortada, mimik yok, takı zaten yok… ‘Ben göz kalemimi sürmeden bakkala bile gitmem, o yüzden biyometrik fotoğraf da çektirmem’ diyeni görmüştüm, fotoğrafa bakınca hak vermedim değil (Yok canım, o kadar da değil, tabi ki hak vermedim)

 

 pasaport_hatalari

 

 

Arkadaşlarım korkutmuştu gözümü ‘Çok yoğun oluyor, saatlerce bekleniyor’ diye… Benim gittiğim gün fazla kalabalık olmayan bir gündü herhalde, şans işte… Hemen sıram geldi, eski pasaportumu, utana sıkıla 2 biyometrik fotoğrafımı, nüfus cüzdanımı ve bankaya 1 yıllık pasaport harç ve defter bedeli olan 207,2 TL’yi yatırdığıma dair (en az 1 yıllık harç bedeli yatırmak gerekiyor vize alabilmek için) dekontla gittim. Eski pasaportumu delgeçlerle nokta nokta delerek kullanılamaz hale getirdiler. Bu arada şunu atlamamalıyım; eski pasaportum sayesinde işlem sürem kısaldı, çünkü ilk pasaport alışımda parmak izimi almışlardı – bu en uzun süren kısmı bu işin- o yüzden yeniden almadılar, eğer ilk pasaportunuz ise parmak izinizi alıyorlar ve bu biraz uzun sürebiliyor.Silah ruhsatınız veya sürücü ehliyetiniz varsa, bunları alabilmek için vermiş olduğunuz parmak izi yeterli oluyor.  PTT yoluyla belirttiğim adrese pasaportum 3-4 gün içinde geldi.

 

 

Gelelim zor kısma; VİZE. Açıkçası hem iş yoğunluğumdan hem de ilk vizem olduğundan aracı kuruma başvurdum. Bayram öncesi konsolosluk çok yoğun olacağından, hem uçak hem de otel rezervasyonu istediği için, ilk vizem olduğundan belirsizlik olmasın diye; yani olur da vize çıkmazsa uçak ve otel rezervasyonlarım elimde kalmasın diye (Aracı kurum geçici uçak ve otel rezervasyonları yapıyor sizin için, sonra ister kullanıyorsunuz bedelini ödeyip, isterseniz de iptal ediyorsunuz) aracı kuruma başvurdum. Sanmayın ki aracı kurumlar her şeyi sizin için kendi başlarına yapıyorlar da siz yan gelip yatıyorsunuz; tüm belgeleri ben topladım ve teslim ettim, vize ücretimi ve sigorta ücretimi ödedim ve tabi ki hizmet bedelini ödedim. Onlar -nasıl oluyorsa bu iş- belgelerinizi teslim ettikten bir gün sonra sizin için ilgili konsolosluktan randevu alıp belgelerinizi işleme koyduruyorlar. Yoğunluğa göre değişen bir süreç var; en fazla 10-15 iş gününde sonucun netleştiğini söylediler, bazen de 8-9 iş gününde… Aracı kurum gereksiz gelebilir, fakat ilk vizem olduğu için, bunca emek boşa gitmesin diye az bir miktar para ödemeyi göze aldım. (İnternette araştırma yaptığınızda aracı kurumların çoğunun Mecidiyeköy tarafında olduğunu göreceksiniz)

 

 

SGK’lı bir özel sektör çalışanı olduğum için benden istenen belgeler şöyle oldu; umuma mahsus bordro pasaportum, Şirketin antetli kağıdına kaşeli ve imzalı olarak, konsolosluğa hitaben, işveren tarafından yazılmış şirketteki görevimi, seyahat detaylarımı hangi zaman aralığında izinli olduğuma dair) ve vize talebimi belirten dilekçe (İspanya ‘ya gidebilmek için benden 8 günlük bir izin dilekçesi yazdırmam gerektiğini, daha fazla olursa ‘bu kadar uzun süre n’apacak bizim ülkemizde’  izlenimi doğurabileceğini söylediler aracı kurumdaki görevliler), 2 biyometrik fotoğraf, kredi kartımın son ekstreleri, son 3 aylık hesap özetim, maaş kartımda en az 3 bin TL miktarında para (bu bir öneridir, genel yargı halinde yazmam yanlış olur, sık sık seyahat eden arkadaşlarımdan öğrendiklerime göre bu miktar, yurtdışında parasız kalmak gibi bir durumla karşılaşıldığında kişinin kendi ülkesine dönebilmesi ve hayatını orada kalacağı süre içindedevam ettirebilmesi için öngördükleri bir miktarmış, bu parayı göstermezseniz vize almanız zorlaşıyormuş) , son 4 ayın sigorta bildirgesi, son 3 aylık maaş bordrosu, şirketin imza sirküleri ve vergi levhasının fotokopisi (Sanki iş yeri benimmiş gibi!), yeni tarihli faaliyet belgesi fotokopisi, ticari sicil gazetesi fotokopisi, sigorta işe giriş bildirgesi fotokopisi (SSK giriş bildirgesi tekrar ve yeni işe giriş ise eski SSK işe giriş bildirgesi)varsa kendinize ya da ailenize ait gayrimenkul tapu fotokopisi (Bu da sinir bozucu detaylardan), vukuatlı nüfus kayıt örneği…İlk vizede ne kadar belge götürürseniz o kadar iyi oluyor, bazı konsolosluklar sizi görüşmeye çağırıyor bazıları ise çağırmıyor. Henüz sonucu bekleme aşamasındayım, çıkarsa yazıya dip not şeklinde bir güncelleme yapacağım ama çıkmazsa da zaten mutlaka haberiniz olur, zira aşırı sinirden ötürü kulağımdan fışkıran ateş ve kıvılcımlarla uzaya bir füze gibi fırladığımı Türkiye’nin her noktasından görebilirsiniz.

 

 

Bu arada tek vizeyle Avrupa’da rahatça dolaşmak Schengen vizesi ile mümkün. Schengen vizesi 26 ülkeyi kapsıyor.Bu 26 ülke şöyle:  Almanya, Avusturya, Belçika, Danimarka, Finlandiya,Fransa, Hollanda, İtalya, İspanya,İsveç, İzlanda, Letonya, Litvanya,Lüksemburg, Macaristan, Norveç, Malta, Polonya, Portekiz, Slovakya, Slovenya, Yunanistan, Çek cumhuriyeti.

 

 
‘Bu kadar para döküp uğraşacağıma güzel memleketimi gezerim, benim ülkemin suyu mu çıktı’cı arkadaş, evet sana sesleniyorum, tabi ki Türkiye’ yi gezmekten vazgeçme ama pes etmeden önce şunu da bil, sadece pasaportla gidebileceğin yerler de var; Makau Özel İdare Bölgesi mesela… ‘Vize çıkmazsa, pasaportumu değerlendireyim bari o kadar uğraşmışken’ diyerek buraya gidebilirim, nerede olduğunu bilmesem de… Tamam, kafama domates fırlatılmadan ciddiyetimi takınıyorum.

 

 
Siz neler yaşadınız sevgili okur pasaport-vize sürecinde, neler çektiniz? Acılarımız paylaştıkça azalır, yorumlarda buluşalım mı?

 

 

İllustrasyon: Duygu Serin


Yorumlar(0)